11 Ağustos 2011 Perşembe

Antepliyik Eğaaammmmm...

   Şindi Rafık, hem remazan hemi de oruçluyuk emmaa hala Meamet aağğaa yoruummm yazasımm geliiiiiiyy. Kele bacım naader yazicim bilmim emmaa yeeenn ganım gaynadı bööön bloguma....Hasılı, efenim masanın diğer ucunda kızkardeşimin kınası için davet listesi hazırlayan annemden uçuşan isimler, "Hüsne, Emine...". Tabii benim klasik taze jenerasyon tepkilerim de uçuşanlar arasında, "Nerden bilcem anneeööö, kimi tanıyorum ben yaaahhhhh ??!!". Maalesef akrabalardan pek içli dışlı olduğum yok, ama isimler ilginç olduğu için hatırladıklarım var her daim. Onlarla karşılaşınca bana yöneltilen ilk soru, "Beni taniymising, heç gelmisingiz hardan bilicing tehhooo!". Ama işte o ilginç isimler dedim ya, onlar sağolsun aklımda kalanlar oluyor az çok. Mesela, Doktor Mehmet amca var, kendisi doktor değil ama bizim Nizip civarında nerde o zamanlar (70'lere refer ediyoruz tabii) sayısına bereket el altında doktor bulundurma ihtimali! Dahası ilaç firmaları şimdiki gibi gelişmiş ve yaygın değildi, böylece insanlar enjeksiyon olayına bağımlı hale gelmişler., ve Doktor Mehmet amca elinde iğnesiyle çocukları sağlığına kavuşturan toprak tenli, "Adiya, bağ hele acitmiyicik haaa,marağ etme sen" diyen bir kahraman.  Aslına bakarsanız bu belkide benim klasik o zamanki alamancı perspektifim. Ama Türkiye deyince aklıma hep iğne batıran işte bu amcalar geliyor, bir yaz tatilinde 30-40 iğne yemek mesela, ııgh unutulmaz anılar sevgili ülkem??!!! Burada dikkatinizi çekmek istediğim diğer bir konu, bizdeki bu insanları gerçek isimleriyle değilde daha profesyonel olduğuna kanaat getirdiğim "fonksiyonel sıfatlar" (sallamasyon bir kalıp,nasıl ama:).Mesela, "Gıliff" amca, ben yıllarca bu amcayı böyle tanıdım,gerçek ismini inanırmısınız öğreneli 1-2 yıl oldu, sanırım o aralar bu amcayı daha yakından tanıma fırsatım olmuştu. Gıliff bizim akrabalar arasında farklı bir kişilik, mesela güzel türkçe kullanmak için elinden geldiğince çabalar, sonra hanımlara karşı bizimkilerden normalde beklenmeyen bir nezaket timsalidir efenim kendileri. İşte bir gün babama adının sebebini sordum, meğerse aslında "Gıliff" değilde "Cliff"miş, babamlar gençken heyecanla izledikleri Dallas dizisinde bir karakterin ismi imiş. Şimdi Cliff ile bu amcanın (gerçek ismini öğrenmiş olduğum halde yine unuttum yahuu) ortak bir huyu varmış, yukardan atmak gibi, o yüzden bu ismi insanlara belletmişler, insanlar da baya baya bellemişler. Birşey var ama birşey, akrabalarla karşılaşınca hep içim acır, akraba, yani kandaş oluyoruz sanırım, fakat ne kadar uzağım onlardan,hayatlarından. İçim acıyor çünkü büyüdükçe sınıfsal ayrımlara kurban gitti ilişkilerimiz. bir on yıl öncesine kadar akraba kızlarıyla gecekondu mahallesindeki evlerinin damında muhabbet ederdik. Havadan,sudan ama muhabbet işte. Sonra yıllar geçtikçe, biz bizden geçtik, uzaklaştık. Birbirimizi görünce, "Şey merhaba, nasılsınız?"ın ötesinde bir iletişimimiz olmamaya başladı. Beynimiz, vizyonumuz kısırlaştıkça birbirimizle olan ilişkiler de kurban gitti maalesef....
Nar ekşili çoban salatası, kavrulan bir memlekette olduğumuz için üzerine buz ilave ediyoruz

Ooo, Meyan şerbeti, içmeyen varsa acilen denemeli!!

Bizim evin Ramazan için vazgeçilmezi, cevizli hurma
   Neyse, konu uzamasın, malumunuz Antep topraklarındayım, böyle kalbim Antep Antep atıyor, hatıralar depreşiyor gibi gibi. Lisede yatılı kalırken, sözde kolejli tipleriz ama züğürtlük diz boyu sanayiden çiğköfte isterdik, dürümde çiğköfte!!!Yanındaki ayranı kapalı alırdık tabii, ama nasıl kapalı?!Şöyle ki, efenim şu bildiğiniz Erikli su şişeleri var ya, işte onların için çiğköfteci amcanın kendi elleriyle yaptığı ayran, hem de ne ayran:)...Soru şu, "Bu kadar şişeyi nerden buluyordu? ve "O şişelerden önceden birileri içmiş olduğu kesin iken bizler nasıl oldu da hasta olmadık? Aramızda espiri yapıyorduk, "La var ya, bu adam bizim sayemizde altına Mercedes çeker haaa!!" Çünkü öyle bir iki kişi almıyorduk dürüm&ayranı, bir alışta 30 taneye varıyordu sayısı. Sonra eeehh malum antepliyik, fırına yemek göndermek adettendir, marketten domates,soğan,patates alıp fırına veriyorduk, sonra yanına da "açık ekmek" yahut "tırnaklı" (sizin için kısaca "lavaş" diyeyim de anlaşılır olsun:) öfff işte o zaman "Antepliyik Allahın adamıyık" diye 'gıran geçirirsin' bacım. Gerçi bakmayın öyle milliyetçilik yaptığıma, benim bir memleketim yok henüz, sadece bir yere ait olma çabalarımdan biridir bu yazmalarım vesselam...   

3 yorum:

  1. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  2. giliff amca'ya koptum ya :)bizim oralarda da eskilerin nickname kulturu acayip gelismistir. Babanemler lakapsiz soyleyince bahsedilen sahsi tanimazlar hala. Misal:
    Cildir Ayse=gencliginde sinir krizi gecirdigi icin,
    B*klu Osman=evinin arkasinda kokan bi ahir oldugu icin,
    Koylu Ilyas=biraz kaba oldugu icin :)
    ve daha niceleri... Abi eskiler amma acimasizmis yaw :)

    ps:onceki yorumu typo yaptigim icin sildim :)

    YanıtlaSil
  3. küçük kızım, yaa aslında evet dediğin gibi çok var, ve acaip acımasız lakaplar, mesela "gözü gar ağiii" halamın eşidir ve adamın gözleri problemli olduğu için bu ismi takmışlar, sonra en komiklerinden biri amcamın karısı, "Bilo" (bunu açıklaamama gerek yok, kadını bildiğin benzetiyorlar yahuu), yaaa Türk Milleti Zekidir, Türk Milleti Acaip lakap takar takıştırır:P

    YanıtlaSil