8 Mart 2011 Salı

"Klistenes,Solon ve Efialtes" dendiğinde


   Hala tanımlamada zorluk çektiğim bir kelimedir "demokrasi". "Demokrasi!". Altın harflerle tarihe yazılmasına vesile olmuş şahsiyetler: Solon, Efialtes ve Klistenes, ve onların hayatımın bir kaç karesine bulaşmaları. Bu bir kaç kareye geçmeden evvel, ne yavan bir kelimedir bu "demokrasi". Her duyduğumda memleketimde olmadığını hatırlamak zorundaymışım gibi hissediyorum. Üniversitede birbirini baltayla saldıran sözde öğrenciler geliyor, bir de ellerinde hala memleketinden gelirken yaktığı kınasının izlerini taşıyan solcu kız geliyor aklıma. Tiz sesiyle "çıkın sınıftan" diye bağırmıştı bu üniversiteyi yeni yeni solumaya başlayan çömezlere. Kimse tınmamıştı, ne de olsa elleri kınalıydı. "Çıkın dedim size" diye tekrarladığında hepimizin şaşkın şaşkın sınıfı terk edişini anımsıyorum. Kendi kendime "demokrasi bu olsa gerek" demiş olmalıyım, malum henüz "izm" ler kafamda oturmamış hepsi başı boş geziniyor olmalıydı üniversitenin o ilk yılında. Ve evet, herkes istediği zaman Hergele'ye inip bir kaç öğrenciyi özgürlük/hak/hukuk uğruna yere indiriyorsa bu "demokrasi" olmalıydı. Şimdi Çok Bilmişler Kervanı'nın reisi yazdıklarımı okusa, "efenim siz demokrasinin tam olarak ne olduğunu kavrayamamışınız" diye veryansın eder. Bana ne,sana ne!!!...Bu aralar Cemil Meriç'le ilgili bir kitap okuyorum,ve sanırım onu okudukça "ulan edeyim Batı'nın felsefesine ıslak tuvalet kağıdına" diyorum. Neyse, üstad der ki," Tehlikeli olan, kutsalla alakası olmayana kutsallık atfeden düşüncedir", el-cevap: Demokrasi!!!???...Velhasıl, paragrafın yukarısından bana "sshhttt hadi kızım artık bizim isimleri şu yazına neden eklediğine gel, uzatma çenesiz" diye homurdananlar var, ben feylesof (way anam feylesof??!)havalarına bir ara vereyim şimdilik. 
    Şimdi Solon, Klistenes ve Efialtes bizim lisede kurduğumuz "Büyük Umutlar" derneğindeki takma adlarımızdı. Sloganımız,lise klişesi, "Carpe Diem". Peki,aktiviteler: özgürlüğü doyasıya yaşamak, ama bu sırada hayatımızın felsefesi üzerine beyin fırtınası icra etmek. Aslında daha çok amacımız duvarlarını aşmamızın cesaret istediği bu Eğitim ve Öğretim Hapishanesi'nden hayallerimizle kaçmak, ve bu hapishaneyi bir eğlence dahası sınırsız düşünce özgürlüğü merkezine çevirmekti. Nasıl mı? Her öğrencinin hayallerini süsleyen mutfak bölmesini bir kere merkez bilmek. Ordan menemen malzemelerini hazırlayıp ispirto, çakmak ve tepsi kaçırmak. Sınıf katına çıkıp manzarası en güzel (?!) sınıfı seçip tepsiye döktüğümüz ispirtonun alev almasından sonra keyifle menemenimizin pişmesini seyretmek. "Düşünsene" diye başlayan cümleler kurmak, Kapitalist düzenin temsilcilerinin ana belleği olan sınıfımzdakilerin komplekslerine takılmadan yaşamanın yollarını bulmak. Peki ya kendimiz? Biz de o düzenin parçaları değilmiydik? Sık sık kırdığımız sınıf kapısı için "mosquito yapar" dediğimiz mustafa amca bizim gözümüzde hangi kategorideydi ki? İşte Solon ve Klistenes'ler bunları sorguluyordu. Sonra kayış koptu... Belletmen tayfasına komplo düzenlemek ama genelde hayallerimizde bunları uygulamak. En acımasızı bello'ya (belletmenin kısaltılmış versiyonu) su savaşı yapacağımızı onu da davet ettiğimizi söyleyip, su niyetine bir kova çamaşır suyunu ona ayırmak. Kantinde "Devlet" adında bir kadın dururdu,sanırım onun bedduasını baya bir almışızdır, ama özgürlüktü istediğimiz,hatta "Demokrasi" idi! Sonra tenhada kıstırdığımız kızoğlankızlar,Tuba diye bir kızcağız vardı sanırım biraz saf idi. Onu müdürüyete kadar kovalayıp sonra "Bu gece öleceksin kızım" diye kahkahalar atmak. Hiç unutamıyorum o çılgınlığı, kız biraz saf idi dedim ya, hala gülüyordu sonra biz azıtıp kızı yere yatırıp boğmaya çalışıyormuş gibi yapıp "kızım anlamıyorsun galiba bu gece öleceksin" demiştik. Yüzündeki o Şabanımsı ifade birden solmuştu, ve biz amacımıza ulaşıp kızı salıvermiştik. Okuldaki ankesörlü telefon bile bize beddua etmiştir, bir keresinde dini bir radyodan arıyormuş gibi yapıp insanları aramıştık. Bir tane amcaya bir yıl içerisindeki üç mübarek ayı sormuştum, "Ramazan, Şaban diğerini hatırlamıyorum" demişti, ve ben de ona "sözde" elektrikli soba hediye edip adresini almıştım. Hepsi özgürlük içindi, hatta "Demokrasi" idi! Şimdi düşünüyorum da, yoo düşünemiyorum! Labaratuvardan civa kaçırıp arkadaşımızın yatağına dökmek, aynı arkadaşı sabah namazı diye gece yarısı kaldırıp namazını kıldırıp sonra kahkahayı basmak.Yurt müdiresi, bayan Parfumeri de Chanson, en son "boşuna çırpınıyorsun" demişti, "Büyük Umutlar" yolunu şaşırmıştı tıpkı "izm" ler gibi. Sonra dernek dağıldı, Klistenes hayatını düzene sokmaya karar verdi. Solon ve Efialtes farklı alemler daldılar. Klistenes "izm"lerle tanıştı lise ikideyken. Kafası karışıktı, özgür düşünce "ona buna zekilik taslamaktan geçmiyor" diyerek etrafını gözlemlemeye başladı. Eve gittiğinde karşılaştığı iki gazete, biri Zaman diğeri Cumhuriyet. Eve gittiğinde karşılaştığı iki farklı düşünce, ikisinin de hem iyi hem kötü yanları vardı. Klistenes bir Sağ kanat taktı bir de Sol, ve uçuyordu bu liseli genç kadın, taa ki üniversitede Sol kanadından vazgeçene kadar. Artık yere basıyordu basmasına ama tatmin olmuyordu, ve kanatlarından tamamen vazgeçti...Sonra tekrar Solon girdi hayatına, Çiçek Pasajı, Balat turu....Hikayenin sonunda Solon hakların savunucusu sıfatını taşıyan bir avukattı artık, Klistenes'se yersiz yurtsuz bir akademisyen(imsi). Geçmişte umarsız tavırlarına çok kızmıştım ama şimdi gülümsetiyorsun ya Solon!!!

Şimdi Çok Bilmişler Kervanı'nın reisi yazdıklarımı eleştirel bir gözle süzerek, "tamamda demokrasi dedin, üniversitedeki dava erlerinden bir kuple dizdin sonra lisedeki çılgınlıklarından bahsettin, ne iş?". Şöyleki, yaptığımız o naifliklerden ne kadar farklı(ydı) ülkemdeki, okulumdaki o dava erlerinin tavırları? Her "Özgürlük, Demokrasi, Eşitlik!!" diye bağırdığımızda bir kez daha kendimizi bağnazlığa, fundamentalizme,barbarlığa ve hatta sınıf ayrımlarına mağruz bıraktığımızı düşünüyorum. Hem Ey Reis, "Bana ne, sana ne!"...

Okurken kafası karışan beni değil Salzburg'u suçlasın, beni benden eden ne idüğü belirsiz AB üyemsi garip memleketimsi,pek bir demokratimsi!!           

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder