25 Mart 2011 Cuma

PrOcRaSTinATioN....

"Procrastination," dedi brand new forschungs seminar arkadaşım. Tezimle ilgilenmemek adına yaptığım kekler, mallmaniaklaşmam, ve oralardan aldığım ıydırık kıydırık nesneler. Sonra daha kötüsü, her gün aynı şarkıları dinliyorum. Listem aynen şöyle: Jason Mraz "Lucky", Glee "Lucky" (ııgh çok farklı??!!), ve yine Glee "Poker Face". Oturup konferans'ta yapacağı sunum için hazırlanması gerekirken napıyor bu hanım efendi?? Sınıf arkadaşlarıyla Coffee at Mensa!Hatta onlara da kek yapıyor götürüyor(see above:). Sonra pazar gününe genel anlamda Türk UniLady'lerine hitap edecek brunch hazırlıklarına eşlik ediyor!Bir de utanmadan "Kiss me Kate" müzikaline gitmek için arkadaşlarına söz veriyor??!! Yoksa yoksa...geldi bahar ayları gevşedi gönül yayları diyen atalar atası Müsveddin bey amcanın hikayesi doğrulanmış durumda mı? Gevşemiş yaylarımı R&B dinliyerek yatıştırıyorum, aklıma tabi önceden Oficlubber hallerim(iz) geliyor. Gerçi farkettiğim kadarıyla Salzburg'a böyle bir canlılık geldi. Milletin arabalarında çalan XL club parçaları,her yerde aval aval bakan turistler, onlara mikrofonlarıyla Salzburg'un otundan tut tuzuna kadar, dahası Unesco'sundan tut Tom Cruise'ına kadar anlatıp, "Bakın bu şehir...ahh, bu şehir Barok Masallarının doğduğu yer, bu şehir...ahh bu şehir Aşk kahramanlarının ilham kaynağı", diye dizen rehberuscuscus adında ki yaratıklar. Bunlar genelde saçları omuzlarından aşağı uza(ya)mayan,boyları 1.60 olup giydikleri topuklularla 1.65'i bulmaya çalışan ama hala turist kalabalığının içinde kaybolmaya mahkum olan pek asri görünümlü hanım hanımcıklar. Yüzlerindeki ifadeleri açıklamak gerekirse aynen sanki yüzüne bakarken şöyle geçiriyor içinden diye var sayıyorum,"Hey, sen,evet sen cahılll!Şimdi dinleyin sümüklüler", sonra sesli versiyon geliyor ki resmen burada 'cırlıyorlar', "Burası Mozart'ın doğduğu ev! Mozart....".
Hasılı kelam, Salzburg gözüme bu aralar böyle bir sevimli gözüküyor, içimde garip kıpırtılar var 'gibi. 'Gibi'den ötesi artık Yaradanın yakın zamanda bana yollacayacağı kelebek kanatlarıyla süslenmiş zarfın içinde bir süre önce beni umutsuzluğa sürükleyen Sinek'in cesedini istiyorum (O ni demek şimdi?!). Hmmm, o cesed elime ulaşır ulaşmaz hedefim "procastination" denilen hastalğıma çare bulmak olacak.

Zırvalarıma son verip,kayışı toptan kopmak üzere olan Ben'in geçenlerde mallmania'sı sayesinde aldığı matruşka vari kedili kutularına bakıp içinizden,"ayy uyyy ne şeker" gibi tepkiler/etkiler uyandırayım efenim. Kedi seven herkese selam olsun, sevmeyenler varsa aranızda,"nçnçnçnç, çok ayıp", vesselam...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder