10 Mart 2011 Perşembe

Hamiş




"I'm your princess for a night, maybe forever
We were dancers in the rain and it still remains
If my words are not that clear
I know my heart is understanding", ve HB 108 nolu ofisin kapısı açılır içeri üç tane kadın girer. Şaşkın bakışlar, sorgular sualler de beyinlerinin kıvrımlarında hop oturup hop kalkarken şöyle birbirlerine bakarlar. Dışarda yağmur çiseliyordur, ve bu üç çok farklı kadın gün be gün artacak uhuvvetlerinden bi haber masalarını seçerler. Dışarda yağmur çiselerken içerdeki zaman hızla akıp gitmektedir ve ben sanki bir pantomim gösterisini seyrediyormuş gibiyim. Sessiz sedasız herkes sahneden çekilmiştir, elimde bir Boğaz manzarası kalmıştır ha bir de çok sevdiğim şarkı listem. O üç kadın mı?Sayılarını katlamışlar,kendi içlerinde çoğaldıkları gibi etraflarındaki kadınları da çoğaltmışlardır. Hepsi bir Kadın olmaktan daha ötesi olmuşlardır. Her biri Tuba ağacının bir meyvesi olup, her mevsim çoğalmaya yemin içmişlerdir ve dağılmışlardır yer yüzünün farklı farklı yerlerine. Kalanlar da yok değildir, vardır var olmasına ama onların da görevleri taze Can'lara hikayemizi anlatmakmış.....Sonra filmin son karesi gelir ekrana, İstanbul'a gece uğramıştır,biraz uzun kalacaktır bu kış gününde peki ama şehir uyumuş mudur?Asla, Doğu rüzgarı sarar benliğini, teninde hissedersin o yıllardır ötekileştirilen dokunuşu. Çekingendir İstanbul'um hemen ele vermez kendini, utangaç bir aşık gibidir, hep onu sevesin gelir. Veda vakti gelip çattığında, " ne olur bir kez daha rüzgarınla sar benlğimi" diye sızlanırsın ama nafile, küskündür şehir... 
İşte bir gün Atalarımızdan biri gelip kulağıma "Tebdil-i mekanda hayır vardır" diye fısıldadı, ben de uydum Ataya döndürdüm dümeni Salzburg'a. Hayatım sanki iki ayrılıyor, Pre-Salzburg ve Salzburg (yakın zamanda Post-Salzburg olmasını en içten dileklerimle niyaz eder, burda beni çok sevenlerin ellerinden öperim). İstanbul'un o eşi benzeri zor görülesi trafiği, bin bir çeşit/bin bir renk sosyolojik yapısı ve tabii benim kendi çok yoğun hayatım sonrasında Salzburg bir durulma dönemi "gibi geldi". Evet sakin, aşırı monoton, hatta sinir bozucu olacak kadar durağan! Fakat burada Murakabe ve Muhasebe yeteneğimi keşfetmem gerekiyormuş, ve daha karmaşık bir kimliğe sahip olduğumu öğrenmek. Meğer benim hep var olduğuna inandığım bir gurbetçi kimliğim bir varmış ama bir yokmuş. Ben olsa olsa Türk diasporasının sınırlarında yolunu kaybetmiş bir yolcuymuşum. Geldiğimde 2 haftamı burdaki Türklerle iç içe geçirdim, onları yakında gözleme şansım oldu. Onlara her bakışımda "işçisin sen işçi kal" orta kulağımda çınlamaya başlıyor. Gerçi vatan topraklarındaki işçilere karşı saygım on bin kat arttı. Kazandığı maaşı ne kadar az olursa olsun, "çocuğum okusun" diye kendini hırpalayan o analar babalar, o elleri çalışmaktan nasır tutmuş, genç yaşına rağmen yüzünde derinleşen ama hep derinleşen o çizgilerin sahiplerine varsın helal olsun yedikleri içtikleri. Burada herşey para, kendimi kapitalist sanırdım,haltetmişim. Memleketlerine ev yaptırmak adına feda edilen gençlerin boş boş bakan gözleri içimi acıtıyor. Ve öğrencilerim geliyor aklıma, üzerine kıyafet alacak parası olmayan, kantinden yayılan kokuyla doymasını bilen ama ilme doymayan o sıcacık yürekler geliyor aklıma. Gülümsüyorum kendi kendime, o HB 108 nolu ofise gelip beni sevgileriyle şaşırtan öğrencilerim, onlara sarılmalarım, hayatımızı paylaşmalarım(ız), kim bu kadar şanslı olmuştur. O HB 108'de çalınan kanunun sesine karışan gülüşmeleri,sırları ve diğer bütün kadınların seslerini şimdi yazımın içine ilmik ilmik döşüyorum. Erkek sesleri mi? Hmm, çok mu cinsiyetçi duruyorum ordan??!! Cevabı kelime aralarında gizli zaten,bulan bulsun bana ne! Kız'dık mı yine de!

Neden "Hamiş"?Şehr-i İstanbul üzerine ne yazarsan yaz hamişten ötesi değüldür yazının vasfı. Ancak gönlünde ona bir taht kurmalı, Leyla Leyla diye inlemeli, maşukunun çehresini görmüş aşık gibi aşka gelip kelimelere vurmalı kendini,sarhoş olmalı, elif olmalı,vav olmalı....İstanbul derken titremeli....vesselam      

2 yorum:

  1. cok guzel... huzunlu...
    bir de.. 3 kadin? 'her mevsim çoğalmaya yemin içmişlerdir (beni a$ar abicim:) ve dağılmışlardır yer yüzünün farklı farklı yerlerine..'
    sevgilerimle :))

    YanıtlaSil
  2. her okuyusumda ben de huzunleniyorum kucuk kiz:)...ama ozlemek,sevmek,ve yine sevmek boyle bir sey olsa gerek!

    YanıtlaSil